Sayfalar

9 Aralık 2011 Cuma

son dem

Alacaksın yanına sazını, salacakta derman bulacaksın. Bebek ellerinde büyüyecek sen çocuk kalırken. Beşiğini kumsallarından topladığın çakıl taşlarıyla donatacaksın sonra. Ve bir kartal edasıyla süzüleceksin Beşiktaş sokaklarında. Güneş batarken ufukta atacak yüreğin, gökyüzüne uzanan yelkenlerini dolduracak rüzgarı sözlerinin. Diyeceksin ki; İstanbul benim ve ben İstanbul'a aitim.

8 Aralık 2011 Perşembe

buluşma..

içimin içime sığmadığı zaman, duygularımla savaşan yüz kaslarımın isyanlarını anımsıyorum.. bir de gözlerimi, kahkahalar atmak ister gibi; ağlayan kahkalar istediğimi..
sessizliği bozacaksan buna değsin demişti şair.. ben tüm sessizliğimle sana seslenendim. bekledim. geldi zamanın. bir cemre gibi avucunda yeşerdim. peki ben kimdim. kendine sorup hiç öğrenemediğin ben o ansızın dökülen yaşlardan ibarettim. geldi zamanım. ve gittim.

**

Günün daha fazla ağaracak hali yoktu. Son kez ağarmıştı yüzümü sıyıran saçları. Son kez ve eşsiz vedasıyla, üzerime ağırlamıştı. Sessizdi, gürültüsüz, geri dönüşsüz, günsüz, gökyüzünsüz, bulutsuz, mavisiz, renksiz...

Simsiyah bir beyazlık vardı yani gözlerimin önünde, açıklayamadığım bir sis, bir hapsediliş.. 

4 Aralık 2011 Pazar

sus

http://fizy.com/#s/1pigjo
geceyi ebedileştiren bir söz ile ve sözlerin edebileştiği bir gece, bomboş kaldırımlardan yürüyüp gideceğim o gece.. terk edeceğim bu şehri gözlerine bile uğramadan. dönmek üzere giden, kavuşmak üzere ayrılırken hep ben, bu defa yollara karışacak, öğütüleceğim. geçmişimin isyanlarında ezilerek büyüyecek sözlerim. ve gölgemde kalacak dokunmak istemeyeceğim ellerin. ben hep martı çığlıklarına vuran dalgalarla demleneceğim. içeceğim sana ve olmayan şarkılar söyleyeceğim. savrulacağım sabahlardan geceye. ve geceye sığınacak yine bu hiçliğim. sen olmayacaksın da orada, bilirim. ben de gururlarımın güdümünde kaybolup gitmişim. sadece kendime yetişeceğim.

23 Kasım 2011 Çarşamba

sır

Sırlar içinde bir dünyam var.. Yerin ve göğün birbirine karışıp harmanlandığı bir çizgide ruhum, dinlenmekte, dinlenilmekte.. 

19 Kasım 2011 Cumartesi

hiç kadın..


http://fizy.com/#s/1ah211
Çok kadın hiç kadındır... Bu sebeptendi hiç arayış içinde olmayışım. Ve ben aşkı hep tadında yaşadım; eskitmeden, tüketmeden, zorlamadan, acele etmeden. Fırtınaların yuvası koca bir çınar gibi bedenim, koca bir aşk peydahladı kabuğuma sığdıramadığım. Gideceği yeri kendi seçti o, öğreteni hiç ben olmadım. Ne zaman hakedeni seçti, hakettiği kadar ve hakettiği sürece onundu..

Yine civarlarımda kalırdı en ırak noktalarım, uzaklaşırsam, henüz kendimi bulamadan. Hayatım bir paradoks olduğunda işte ben ona sığındım. Her sığınışım sessizliğimi besledi. Sessizlik, yalın bir ağacın incecik dallarına sarılıp kalan sözlerimden ibaretti. Kuşların peşinde koşan bir çocuk gibiydi oysa benliğim, sana nazır, sana dair.. Özgürlüğümdün sen ve tüm haykırışlarım, bedeliydin gözyaşlarımın ve sessizliklerimin, büyü gibi açılan gizemimdin, duyduğum tüm özlemlerimdin, ilktin, tektin, tam oradaydın... sana vedasız gelmiştim..

9 Ekim 2011 Pazar

sen olabilmek...


http://fizy.com/#s/1h6bfj
Hadi uyandirmayayim dedim, ama dayanamadim.. Gece bir an sensizligi damarlarima vurdu sanki.. Tum hucrelerim acı difüzyonlarla irkildi.. Dayanmaya calistim, olmadi.. telefona gitti, sana uzandı ellerim, bedenimi yaklastirdim.. Ucunda sen oldugunu bildigim o yolun uzerinde, zil sesi değildi duyduğum.. Beni sana getiren adımlarımdı, bembeyaz izler bıraktı zamana, bizden başka kimsenin göremediği.. Bebek teninden uykunun en masum kokusu yayilirken, sanki o telefonla soluyabiliyordum nefesini, tıpkı yanindaymisim gibi.. Hatirlasana sevdiğim.. Uyuyordun.. Hayranlikla izledim seni sabahları ertelercesine.. Her nefes alisini, usulca, sessizce izledim.. Aldigin nefes olmak istedim.. Lanetler okudum, ama olamadim.. O an bir parcan olabilmeyi diledim.. Kocaman gözlerine sığabilirdim mesela.. Hatta ufacık burnun ya da agzin olamaz mıydım.. Deli gibi bir aglama isteği boğazımı doldurup taştı, baktığım her yer ağladı, gözlerim o yaşları bırakamadı.. Sana dair ne varsa sakladım.. Aglamayi da sevmeye basladim, ucunda sen vardin..

hadi uyandirmayayim dedim, ama dayanamadim, penceremi ardina kadar acip fisildadim, sen rahat uyu dedim benim guzel sevdiğim, ben sevgimizin nobetini coktan aldim.

yüreğinin götürdüğü yere git..

Benzer yüreklerin farklı yollarda yürürken gördükleri ortak şeyler vardır.. Onlar elbet bir gün bizi birbirimize götürecek.. Biz asla kaybolmayacağız dostum, çünkü hayatının yolu yüreğinde gizli; sen bilmesen de, o seni bana getirecek..

thais


"Senin için görmemem gereken şeyleri gördüm; işitmemem gereken şeyleri işittim, kalbim senin için karıştı ve içinden, güvercinlerin su içtikleri kaynaklar gibi sular fışkırdı; zebanilerin kol gezdiği çöllerde gece ve gündüz senin için, sana yürüdüm..
Benim sana getirdiğim aşk şerefle doludur, oysa senin bildiğin aşklar utanç vericidir.." http://kitap.antoloji.com/thais-kitabi/

6 Eylül 2011 Salı

dans..

geniş, boş, eski, tozlu; ama duymaya başladığı anda canlanan ruhunu dans ettirdiği bir yerdeydi.. benimle dans etmekteydi.. http://fizy.com/#s/1mcm6o

26 Temmuz 2011 Salı

"seni sevdiğimi anlayacaksın, sevmediğim zaman.."

13 Haziran 2011 Pazartesi

...

remembrance...

sana güzel olduğunu ilk ben söylemek isterdim
ya da daha öncekileri yalancı çıkaracak kadar güzel hissettiren sözlere sahip olmak

ellerini tuttuğumda dizlerinin çözülmesini isterdim, ellerimiz çözülene kadar

gözlerimin dudaklarını öpebilmesini isterdim
dudaklarımın kalbini görebilmesini, gözlerimi kapadığımda

ellerimin saçlarını koklayabilmesini isterdim

nefesini göz yaşlarımla tutabilmek isterdim
nefesim kesilircesine ağlarken, senin için, seni solumak

okyanus olmanı isterdim, içinde kaybolup yok olmak
ufacık bir ağaç kovuğunda yaşamak isterdim seninle, o ağaca karışıp sonsuz olmak

yemyeşil olmak, masmavi olmak, rengarenk olmak, doğmak, batmak, ölmek, yaşamak, sevmek, ağlamak, sevişmek, sevmek, ağlamak, ağlamak, ağlamak, sevmek, sevişmek, ölmek, yaşamak..

12 Haziran 2011 Pazar

savaş

Kaybedeceğini bile bile neden mücadele ediyorsun dedi, öleceğini bile bile yaşadığını unutmuştu o an… Bozmadım. (Özdemir Asaf)

31 Mayıs 2011 Salı

ne öğrendim

(http://fizy.com/#s/1cxvw1)

""bu hayatta, kendine neyi yakın tutacağını, neden kaçacağını iyi seç

ülkenin tarihini çok iyi bil
tek bir insanın ya da yalnızca bir düşüncenin hayatını değiştirmeye yeteceğini unutma
saygınlığı popülerliğe tercih et
eleştirmekle geçirdiğin zamanın iki katını överek geçir

walt disney'in dörtlüsünü unutma; düşün, inan, hayal et, atılgan ol
bir oyunun sonunda ayağa kalkarak alkışlayan ilk sen ol

sevdiğin çoktan uyumuş olsa da ona iyi geceler öpücüğü ver
çocuklarının önünde eşine asla kötü söz söyleme

nerede olursan ol gece yarısından sonra pek de iyi şeyler olmadığını unutma

her gün dünyaya değerli bir hediye ver: iyilik yap

dikkat çekmek için iş yapma, dikkat çekecek bir iş yap
her başarının bir bedeli olduğunu unutma
doğru olduğunu bildiğin, buna inandığın şeyi yapmakta asla tereddüt etme
yapman gerekeni tüm kalbinle yap
ne elde ettiğine değil, ne verdiğine değer yükle
başladığın kitabı bitir

hiçkimsenin seni ürkütmesine izin verme

bu güzel ve şeref dolu ülkede doğduğun için şükret
mucizelere inan, ama onlara bel bağlama

gerçekçi bir hayalperest ol
şiir yaz
çabuk affet
uzun uzun öpüş
.."

4 Mayıs 2011 Çarşamba

hayalini biraz daha fazla kurabilmek için uyumuyorum..

1 Mayıs 2011 Pazar

bağımsız bağlı bir adam..

bağlılıkla bağımlılık arasındaki farkı iyi bilmelisin. bağlıysan sadakat ve şerefin
yücelttiğisin; bağımlıysan yüreği zincirli bir esir, sahibi olmadan kendi varlığı da
olmayan, zavallı bir esir.

seviyorsan bağlı olacaksın, tüm benliğin, şefkatin, yüreğin, dürüstlüğün ve özgürlüğünle. sevgin özgür olacak. bileceksin ki sevgi ancak özgürken göklere çıkar, ancak özgürken gerçek anlamını bulur..

sev özgürce
özgürce bağlan
bir hayalin ürünü olmayı hayal ediyordum hep. Hayalimdeki hayali birinin beni hayal
ettiğini düşünmek beni bir hayal ürünü yapar mıydı? Eğer bir hayal ürünüysem ben hayallerin
uçsuz bucaksız özgürlüğünde dilediğimce dolaşamaz mıydım? İstediğim hayali yaşayamaz
mıydım?

gece

gece ayakta, ben de öyle
- bütün gece nasıl ayakta kalabiliyorsun? sahi, sen gündüz n'apıyorsun?
- ben karanlığın ılık ve puslu gizemini korumak için ayaktayım, gündüz ise benim diğer yüzüm..
- iki yüzlüsün yani gece.. biliyordum..
- sen senin kaç yüzün var biliyor musun?
- ne demek istiyorsun?
- bir şey demek istemiyorum, karanlıktan göremiyorum da
- dalga geçiyorsun
- öyle galiba
- beni yalnız bırak
- sen zaten yalnızsın, unuttun mu..

evet, ben zaten yalnızım. yalnız olmadığım zamanı, yanımda geceden başka kim olduğunu
hatırlayamayacak kadar uzun zamandır yalnızım üstelik. ve akmayan zamanın farkındalığında
esir oldum, boğulmaktayım. çünkü gece hiç gitmiyor. kendimi bir sinek gibi hissediyorum
bazen, karanlığın içinde özgürlük arayan, ama asla özgür olamayan. ışıksız bir özgürlük
olabilir mi ki? o yüzden ölme pahasına da olsa ışığa gitmeli, bal arılarım gibi..

gecede özgür olamaz insan
hele de o ilk ve son gece ise

28 Nisan 2011 Perşembe

güz

küçük ellerim devleşirdi bedeninde
avucumun içine sığdırırdım her şeyini, benimdin..
ve biz, köleleri olurduk ayrılamayan gözlerimizin
birbirlerine hapsolup ağlardı onlar
karanlığı delen bembeyaz çığlıklar doğar
ve biz sahip çıkamaz, birbirimizi yaralar
sebebini bilemezdik

8 Nisan 2011 Cuma

ev

insan korkularının ortasına, bile bile savunmasız, korunmasız, çırılçıplak ve yalnız yürüyebilir mi?
sen korkularıma sığındığım tek yersin..

3 Nisan 2011 Pazar

sesin

en güzel besteler elde enstruman yokken yapılandır. çünkü dünyadaki en güzel enstruman insan sesidir.. kalıbı ve kuralı yoktur, özgürdür ve senindir.

senin

enstrumanınla yalnızken tanışacaksın. onu başkası anlatmayacak, kendine anlattıracaksın, hiçbir kurala, kalıba hapsolmadan..

23 Mart 2011 Çarşamba

aşk bitmez

aşkı aşığından büyüttükçe öldürürsün
aşığın ölür, aşkın hep yaşar, başka oyuncularla
aşkı aşığında büyüttükçe öldürürsün
aşkın ölür, aşığın hep yaşar, başka oyuncularla
..
peki aşkı aşığından büyük tuttuğunca ve tutabildiğin kadar ölümsüzleşmeye var mısın?..

denklem

elimde iki denklem varsa ancak ve ancak iki bilinmeyen ile çözüme ulaşılabileceğini farkettiğimde ben küçük
etkisi boyumdan büyük, çocuk yüreğimden derindi

18 Mart 2011 Cuma

aşk

Mantığın bittiği yerde aşk başlar, öyle hissedersin ki içinde, kendini kendinle konuşurken bulursun
Kendimi bulamadığım bir boşlukta konuştuğum sen,
gözlerimin ellerine dokunduğu o karanlıkta, bedenimden kopan alevlerin sesi yüzüne vuracak
sakın korkma!

16 Mart 2011 Çarşamba

hayyam..

yalnızdın gene
sevgilinin yanında
şimdi gitti
artık ona sığınabilirsin
(hayyam)

1 Mart 2011 Salı

sen, ben

Sabah ve gece, birbirinin zıttı karakterlerde ikiz çocuklar gibi, kovalayan birbirini
bambaşka iki ruh
sen gibi, ben gibi

ondandır kimi ezgileri yakıştıramam sabaha, kimileri de geceye
ondandır "..bir anlamı olmalı" dediğim sabahları gecelerde aramam

o sabaha hiç kavuşamayacak oluşumdur
geceye hapsoluşumdur

27 Şubat 2011 Pazar

seviyorum sabahları.. herkes uykudayken.. henüz kimsenin eli değmemişken..

29 Ocak 2011 Cumartesi

aşk

aşk seni çağırdığı zaman, onu izle
yolları zorlu ve dik olsa da
kanatları seni sardığı zaman, ona teslim ol
tüyleri arasına gizlenmiş kılıç seni yaralayacak olsa da
ve aşk seninle konuştuğu zaman, ona inan

çünkü aşk hem taç olur başına hem çarmıha gerer seni
hem besler büyütür hem de budar seni

yücelerine tırmanıp okşar sever güneşten titreyen en körpe dallarını
inip sonra aşağı, sarar toprağa tutunmuş köklerini
(ermiş)
* * *

gözlerimin seni sardığı, ellerimin ateş olup yaktığı, tüm varlığımın üzerine bir kalkan gibi usulca örtündüğü an, kim alabilir seni kollarımdan..

erimek ve akan bir dere olmak ezgisini geceye söyleyen..

kendinden başka bir şey vermez aşk ve kendinden başkasından almaz
ne sahip olur aşk, ne de kendine sahip olunsun ister
ve aşka rota çizebileceğinizi sanmayın, çünkü, sizi layık bulursa eğer rotanızı aşk çizer..
ve aşkın kendini tamama erdirmekten başka bir tutkusu yoktur
(ermiş)

18 Ocak 2011 Salı

Söz konusu sen olduğunda sessizliğin kulağa hoş geldiği bir zaman bulamıyorum..